Boşanma davasının açılabilmesi için kanun koyucu bazı
şartlar aramıştır ve bu şartların gerçekleşmesi doğrultusunda boşanma
gerçekleşecektir. İlk önce bu şartların neler olduğunu incelememiz gerekir.
Zaten bu şartları inceledikten sonra geriye sadece dava açma işlemi kalacaktır.
Aslında zina dediğimiz kavramı çoğumuz biliyoruz. Bu
bildiğimiz kavram kanunkoyucu tarafından da kanuna eklenmiştir. Zina ile ilgili
değinecek fazla bir şey yoktur. Fakat istisnai ve özel noktalardan bahsetmemiz
faydalı olacaktır.
Zinaya dayanarak boşanma davası açacak davacının dava
süresini kaçırmaması gerekmektedir. Eğer davacı bu süreyi kaçırırsa artık zina
sebebiyle dava açamayacaktır. Fakat genel boşanma sebebine dayanarak dava
açılabilecektir. Dava süresine gelirsek kanun koyucu burada davacı tarafın zina
fiilini öğrenmesi için 5 yıllık bir süre vermiştir. Yani zina gerçekleştikten
sonra 5 yıl içinde bu öğrenilmelidir. Diyelim 5 yıl içinde öğrendik,
öğrendiğimiz tarihten itibaren 6 ay içerisinde de davayı açmamız gerekecektir.
Aksi taktirde kanunda belirtilen süreyi doldurmuş oluruz ve bunun sonucunda
zinaya dayanarak açacağımız boşanma davasını açamayız. Her zina fiili için bu
süre ayrı olarak işleyecektir. Yani kişi 1 yıl da iki kez zina yapmışsa süreler
zinaların yapıldıkları tarihe göre ayrı ayrı olarak incelenecektir.
Diğer bir durum ise davacı tarafın zina yapan tarafı
affetmesidir. Bu durumda da davacı artık dava açmaktan vazgeçmiş sayılacaktır.
Zina ile ilgili önemli hususlar; Bir eş diğer eşi eşcinsel
ilişki yoluyla aldatırsa bu taktirde zinaya dayanılarak boşanma davası
açılamayacaktır. Fakat burada haysiyetsiz yaşam sürmeye dayanılarak boşanma
davası açılabilir.
Taraflar için ayrılık kararı verilmiş olsa bile taraflar
ayrıyken zina yapılmışsa buna dayanılarak boşanma davası açılabilecektir.
2)Hayata Kast, Pek Kötü Muamele ya da Onur Kırıcı Davranış
İlk başta hayata kast hususuna dikkat çekmemiz gerekir.
Hayata kasttan anlayacağımız şey eşlerden birinin diğer eşi öldürmeye teşebbüs
etmesi anlaşılabilir. Aynı zamanda intihara yönlendirme de bu kapsamda da
değerlendirilebilir.
Hayata kast hali söz konusu olabilmesi için bu fiili
gerçekleştiren eşin akli dengesinin yerinde bulunması gerekmektedir. Tabii
burada alkol içip sarhoş olmuş bir eş öldürmeye teşebbüs ettikten sonra benim
akli dengem yerinde değildi diyemez.
Pek kötü muamele ise aç bırakma, dövme, eve kapatma gibi
fiilleri gösterebiliriz. Tek sefer yapılması yeterlidir süreklilik arz etmesi
gerekmez.
Onur kırıcı davranış ise eşlerden birinin diğer eşi evden
sokağa atması, hakkında kötü bir laf çıkarıp anlatması buna örnek gösterilebilir.
Bu sebeplere dayanılarak dava açmak isteyen kişi zinada
belirttiğimiz sürelerden sorumludur. Aksi taktirde dava hakkı düşecektir.
3)Küçük Düşürücü Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme
Küçük düşürücü suç işleme kavramına örnek vermemiz gerekirse
cinsel istismar, dolandırıcılık, hırsızlık gibi suçları söyleyebiliriz. Kişinin
bu suçlardan mahkumiyet hükmü almasına gerek yoktur.
Haysiyetsiz hayat sürmeye ise sürekli alkol içme, uyuşturucu
içme gibi davranışları örnek gösterebiliriz.
Bu sebeplere başvuracak davacı herhangi bir süreyle
kısıtlanmamıştır.
4)Terk
Terk dediğimiz olayda eşlerden birinin diğer bir eşi bırakıp
gitmesidir fakat bunun yanında kanun koyucu terk etmenin yanında bazı şartlar
koymuştur.
Terkin 6 ay boyunca gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Aynı
zamanda noter tarafından terk eden eşe ihtar çekilmelidir. Bu şartlar
gerçekleştiğinde terk edilen eş bu sebebe dayanarak dava açabilecektir.
Akıl Hastalığı
Akıl hastalığına dayanılarak boşanma davası açılabilmesi
için evlilik sırasında bunun var olması gerekmektedir.
Boşanmanın Genel Sebepleri: a)Evlilik birliğinin
temelinden sarsılması
Aslında bu sebebe dayanılarak genelde boşanma davaları açılmaktadır.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve bundan dolayı eşlerden en az biri
için ortak hayat çekilmez hale geldiği zaman bu sebebe dayanılarak boşanma
davası açılabilecektir.
Bu sebebe dayanarak dava açan tarafa karşı davalı itiraz
ileri sürebilir. Bu itirazda kusur odaklı yapılmaktadır. Yani davalı, evlilik
birliğinin temelinden sarsılması benim yüzümden olmamıştır karşı taraf daha
suçludur diyecektir. Bu hakkın kötüye kullanılmaması gerekmektedir. Kötüye
kullanıldığı taktirde davayı açan daha fazla kusurlu olsa bile hakim kötüye
kullanmadan dolayı boşanmaya karar verecektir.
Son olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına örnek
veremiz gerekirse, eşe kötü muamele etmek, cinsel uyuşmazlık, aileyle aynı evde
yaşamaya zorlamak gösterilebilir.
Daha detaylı bilgi ve hukuksal destek için bize ulaşabilirsiniz.